Kayıtlar

Mayıs, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hayata Cevaplar/Yürüme

Resim
  M.Ö. 335’te Aristo, Atina’da Peripatetik Okulu kurduğunda, yürümenin bedensel bir eylemden öte bir hakikat arayışı olduğunu gösterdi. Gölgeli patikalarda adımlarını bilgiye doğru atan öğrenciler, her dokunuşta toprağa düşüncenin tohumlarını serpiştirdi. Asırlar sonra, Anadolu’nun dolambaçlı sokaklarında doğan  müteferriç  kelimesi aynı ritmi yakaladı. Derdini yürüyerek dağıtan, ayak izlerinde huzur bulan insanın hikayesi. İki kavram, zamanın ve coğrafyanın ötesinde birleşir çünkü yürümek, kaosun perdelerini aralayıp insanı kendi sessiz özüyle buluşturan kadim bir arınma yoludur. Ormanın kuytusunda, denizin hışırtılı kıyısında ya da şehrin kalabalık caddelerinde müteferriç, adımlarıyla zihninin fırtınalarını dindiren bir gezgindir. Her adım, iyilik ile kötülüğün kavgasına bir mola verir her nefes, onu varlığının dingin merkezine çeker. Sanki bir meditasyondur bu. Düşünceler silinir, kaygılar rüzgara karışır ve geriye yalnızca an’ın billur berraklığı kalır. Bir çınarın gö...

Yolda Olma Hali/Halki

Resim
  Adada çoğu şey değişse de değişmeyen tek şey vapurdan iner inmez yüze vuran bu rüzgar. Aynı çocukluğumdaki gibi. Tuzlu, serin, sanki eski anıları usulca kulağıma fısıldıyor. Mayıs ayının güneşi bir başka sanki eski bir dost gibi, kışın yorgunluğunu usulca silip vücudu canlandırıyor. Ne bunaltıyor ne de yakıyor, tam kararında bir sıcaklık. Yaş mı aldık nedir? Eskiden böyle mi düşünürdük? Gençken Güneşse güneş, bas sıcaklığı derdik, bronzlaşmak iyidir, hassasiyet mi vardı bizde? Çantamda biraz kuruyemiş, bir şişe su, yedek tişört ve fotoğraf makinem var. Deniz pırıl pırıl, martılar havada süzülüyor. İlk hedefim kahvaltı yapmak. Gerçi ada vapurunda da kahvaltıyı severdim o tostun kokusu yanında demleme bir çay. Ama bu sabah vapur çok kalabalık. Büfenin önünden bir geçtim, kuyruk vardı, transit geçiş yaptım. Zaten aklımda başka bir yer var. Heybeliada’da, gençliğimde her geldiğimde kahvaltı yaptığım Meltem Pastanesi. Küçük, camekanlı dükkan, masaları kareli şeklinde, vitrinde taze po...

Yolda Olma Hali/Köprü

Resim
Yorgunluğuma inat, fotoğraf makinemi boynuma takıp oturduğum kafeden çıkıyorum. Tanıdık cadde, kahve kokusu ve uzaklardan gelen tek tük martı çığlıklarıyla bulutların gölgesinde karşımda uzanıyor. Karşıdan karşıya geçerken, sanki bir maymun zeka testine yeniden başlıyormuşum gibi hissediyorum. Ethem Efendi Köprüsü’ne doğru adımlarım ağır, ama içimde bir merak ateşi yanıyor. Makineyi elime alıp caddeden köprüye uzanan yolu kadraja alıyorum iki katlı bitişik nizam evler, şimdi dükkanlara dönüşmüş, vitrinlerinde renkli tabelalar. Kimse oturmaz herhalde buralarda. Gece çeksen, bu sokağın ışıkları muhteşem olur. Aklıma bir hamam düşüyor, burada bir yerde olmalı, ama nerede? Köprü, asırlık hikayesine rağmen dimdik ayakta. Objektifi taşların çatlaklarına zum yapıyorum, 1920’de, işgal günlerinde burada neler yaşandığını düşünürken taşlar soğuk bir sır fısıldıyor sanki. Gözlerimi yumuyorum, zaman kayıyor İşgal altında 1920 İstanbul’undayım, Ethem Efendi Köprüsü’nün gölgesinde. Hava dumanlı, İng...

Yolda Olma Hali/Üç Selvi

Resim
  Yorgun adımlarla kahve dükkanına giriyorum. Fotoğraf makinem hala boynumda asılı. Masanın karşısına geçip oturuyorum. Ayaklarım, Erenköy’ün sokaklarını arşınlamaktan bitkin ama içim hafif neredeyse sevinçli. İçeri yayılan kahve kokusu bir anlığına tüm düşüncelerimi susturuyor. Gelsin önüme mis kokulu bir kahve, kokusunu içime çekeyim diyorum içimden. Fotoğraf makinesini masanın üstüne bırakıyorum. Anlatayım sana bugünün hikayesini. Sen de yap kendine bir kahve. Başlayalım güne, bir şiirle… ve benim yolculuğumla. ÜÇ SELVİ Kapımın önünde üç selvi vardı. Üç selvi. Selviler rüzgârda sallanırlardı. Üç selvi. Kökleri yerde, başları yıldızlarda  Üç selvi. Selviler sallanırlardı rüzgârda. Üç selvi. Bir gece düşman bastı evi. Üç selvi. Yatağımda öldürüldüm ben. Üç selvi. Kesildi selviler köklerinden. Üç selvi. Artık ne kökleri yerde, Ne başları yıldızlarda  Üç selvi… Selviler sallanmıyorlar rüzgârda. Üç selvi. Nazım Hikmet ⸻ Nazım Hikmet’in bu dizeleri, Erenköy tren istasyonunun...