Hayata Cevaplar/Yürüme

M.Ö. 335’te Aristo, Atina’da Peripatetik Okulu kurduğunda, yürümenin bedensel bir eylemden öte bir hakikat arayışı olduğunu gösterdi. Gölgeli patikalarda adımlarını bilgiye doğru atan öğrenciler, her dokunuşta toprağa düşüncenin tohumlarını serpiştirdi. Asırlar sonra, Anadolu’nun dolambaçlı sokaklarında doğan müteferriç kelimesi aynı ritmi yakaladı. Derdini yürüyerek dağıtan, ayak izlerinde huzur bulan insanın hikayesi. İki kavram, zamanın ve coğrafyanın ötesinde birleşir çünkü yürümek, kaosun perdelerini aralayıp insanı kendi sessiz özüyle buluşturan kadim bir arınma yoludur. Ormanın kuytusunda, denizin hışırtılı kıyısında ya da şehrin kalabalık caddelerinde müteferriç, adımlarıyla zihninin fırtınalarını dindiren bir gezgindir. Her adım, iyilik ile kötülüğün kavgasına bir mola verir her nefes, onu varlığının dingin merkezine çeker. Sanki bir meditasyondur bu. Düşünceler silinir, kaygılar rüzgara karışır ve geriye yalnızca an’ın billur berraklığı kalır. Bir çınarın gö...