Hayata Cevaplar/Fotoğrafçı


 






Anın Sessiz Şarkısı

Fotoğraf, bir anı dondurmanın ötesindedir kalbin, aklın ve gözün birleştiği bir sanattır. Tasavvufta insan, kendini bilerek hakikate yürür fotoğrafçı da objektifini her çevirdiğinde kendini ve kainatın yeniden keşfeder. Bir kare, sadece görüntü değil, bir tefekkürdür anın ruhunu saklayan bir aynadır.


Doğanın Misafiri

Fotoğrafçı, doğaya bir misafir gibi yaklaşır. Bir sabah, Karadeniz’de bir yaylada gün doğumunu beklerken, sisler arasında bir çiçeğin yaprağına tutunan çiy damlasını görür. O damlada, kainatın zarif ahengini fark eder. Deklanşöre basarken ne bir dal kırar ne bir kuşun huzurunu bozar içünkü her kare, dünyanın bir parçası olduğunu fısıldar. Tasavvufta her varlık, yaratıcının bir yansımasıdır fotoğrafçı, bu yansımalara saygıyla bakar. Ege’de dalganın köpüğünü, Istranca’da rüzgarda ormanın dansını ya da Galata köprüsünde martının kanat çırpışını kadraja alırken doğanın sessiz şiirini karelerine taşır. Bu şiir izleyende hayret uyandırır kalbi şükre çağırır.


Portrenin Hikayesi

Portre fotoğrafçılığı, bir ruha dokunmaktır. Fotoğrafçı, bir yüzde değil, bir alemde gezintiye çıkar. Mesela, Kıyıköyde bir balıkçı, yılların çizgileriyle dolu bir ihtiyarın gözlerinde denizin tuzunu, fırtınaların öyküsünü yakalar. O gözler, bir gülüşle umudu, bir gölgeyle hüznü anlatır. Tasavvufta insan, küçük bir kainattır fotoğrafçı, bu kainatın kapısını nazikçe çalar. Karşısındaki insanın doğallığını sever, çünkü bu doğallık, yaratılışın en saf halidir. Her portre, bir hikayeyi  ölümsüzleştirir izleyenin kalbine, bir ayet gibi dokunur. Fotoğrafçı, o kareyi çekerken sadece bir yüzü değil, bir hayatı kucaklar.


Anın Yolcusu

Fotoğrafçı , anın yolcusudur. Tasavvufta an,kalbin uyanışıdır fotoğrafçılıkta ise bu uyanış, bir deklanşör sesinde saklıdır. Çırçır’da bir sokak köşesinde, çocuğun balonuna bakarkenki merakını yakalar. O balon, gökyüzüne uzanan bir hayali simgeler. Ya da Ödemiş’te pazar yerinde bir satıcının tezgâhındaki renk cümbüşünü kadraja alırken, hayatın telaşlı dansını hisseder. Aklıyla ışığı tartar, kalbiyle hissin izini sürer, gözüyle güzelliği çerçeveler. Her kare, geçip giden zamanı değil, o anın ruhunu saklar. Fotoğraf, anın sessiz bir şarkısıdır hem çekenin hem izleyenin kalbine nağmeler taşır.


















İzleyenin Yolculuğu

Fotoğrafa bakan, bir görüntüden fazlasını görür bir duyguya, bir anıya, bir tefekküre dalar. Ağrı dağının heybeti, izleyeni kendi içindeki kudrete döndürür. Eğridir gölünün dinginliği, kalbe sükunet fısıldar. Bir portredeki bakış, belki de unutulmuş bir dostu hatırlatır. Tasavvufta her şeyin bir anlamı vardır; fotoğraf, bu anlamı bir davetiye gibi sunar. sonbaharda Yediğöllerde yaprağın yere düşüşü, izleyene geçiciliği bir çocuğun gülüşü, sonsuzluğu anlatır. Fotoğrafçı, bu yolculuğu başlatandır ama asıl sanat, kainatın kendisidir. Her kare, kalbi güzelliğe, hayrete ve farkındalığa çağırır.




















Öğrenmenin Sonsuzluğu

Fotoğrafçı, her şeyden önce bir öğrencidir. Ne kadar bilirse bilsin, her karede yeniden öğrenir, yeniden hayrete düşer. Bir gün, Ulubat gölünün yansımasında gökyüzünü görür başka bir gün, Maslak’ta şehrin gökdelenleri arasında bir serçenin yalnızlığını. Tasavvufta “hiç”lik, kibrin zincirlerinden kurtulmaktır fotoğrafçı, her karede bu özgürlüğü tadar. Işık, gölge ve renk, onun alfabesidir teknik, bu harfleri bir araya getirir. Ama asıl sihir, kalbin o kareye kattığı anlamdır. Bir karede, bir anneyle çocuğunun kucaklaşmasını yakalarken, sevginin evrenselliğini öğrenir. Başka bir karede, bir fırtınanın bulutlarını kadraja alırken, sabrın gücünü hatırlar.


Kainatın Aynası

Fotoğrafçı , kainatın güzelliklerini bir ayna gibi yansıtır ama bilir ki, asıl ressam, yaratıcıdır. Her kare, bir zikirdir fotoğrafçı, bu zikre bir aracı olur. Karapınardaki çölün kumların dalgalarını çekerken, sonsuzluğun izini sürer. Aydos ormanındaki ışık huzmelerini kadraja alırken, hayatın nefesini hisseder. Fotoğraf, sadece bir sanat değil, bir ibadettir çünkü her kare, kainatın bir nakışını yüceltir. Fotoğrafçı, bu nakışları saygıyla taşır izleyiciye, kendi kalbinin kapılarını aralama fırsatı sunar.


Fotoğraf, hem bir başlangıç hem bir bitiş değildir bir yolculuktur. Her kare, fotoğrafçıyı ve izleyiciyi bir adım daha hakikate yaklaştırır. Tasavvufta yol, bitmeyen bir arayıştır fotoğrafçılıkta ise bu arayış, her deklanşörde yeniden başlar. Bir kare, bir anı saklar ama o an, kalpte sonsuza dek yankılanır.





Bu blogdaki popüler yayınlar

Yolda Olma Hali/Tutunmak

Yolda Olma Hali (6)

Yolda Olma Hali/Sokaklar